5 Kasım 2015 Perşembe

bir devrin sonu

REST IN PEACE
Bir televizyon kanalının arkasından blog yazısı yazmak garip gelebilir, ama benim gibi televizyonla büyümüş bir çocuksanız, bir kanal sizin için nostaljik bir değer olabilir.

Çocukluğumu 90ların sonu ve 2000lerin başında yaşadım, çoğunlukla 2000lerin başında. 2002 sonuna kadar Ege'nin küçük bir ilçesinde yaşıyordum, sonra annemin memleketi olan Bursa'ya taşındım. Hiçbir zaman sürekli sokakta oynayan çocuklardan olmamıştım, şehirdeki mahallede doğru düzgün arkadaşım olmaması bunu perçinledi. Televizyonla ve hayatımın büyük kısmını kapsayacak (ama bunu o zaman bilmediğim) yalnızlığımla ilk tanıştığım zamanlar, işte bu zamanlar oldu, ki bu zamanlar Türkiye'de karasal yayında ve Kablo Tv'de orijinal altyazılı dizi ve film yayınlayabilen Cnbc-e'nin eşsiz olduğu ve en çok beğenildiği zamana denk gelir. 2002 sonu diye başlamıştım,Türkiye'de internetin online dizi izleyecek ya da indirecek kadar yaygınlaşmadığı, televizyonda ise ABD ya da İngiltere menşeili dizilerin ve yabancı filmlerin dublajla verildiği yıllar, işte Cnbc-e'yi eşsiz kalan da bu. Kanal E olarak başlayan bu kanal, hafta içi 08.00-18.00 arası ekonomi kanalı işlevi görürken hafta içi 18.00-07.00 arasında ve hafta sonları tüm gün  ise zamanın batılı dizilerini orijinal dilinde ve Türkçe altyazıyla sunuyordu, bildiğim kadarıyla herhangi bir özel platformun (Digiturk v.b) desteği olmadan. O zamanların Türk televizyonundaki entrika ve varoşluğa dayalı, çoğu aptallara göre hazırlanmış programları sevmediği için kendini TV sevmez sanan bir çok kişi, Cnbc-e ile bağımlı olmuştu, benim birkaç dizi dışında hiçbir zaman TV delisi olmamış annem de dahil. Bursa'da düzenimizi oturttuktan sonra Kablo TV'de benim ilk The Simpsons görerek (7 yaşımdayım ve televizyonda akşam çizgi film görmüşüm, kaçırır mıyım) keşfettiğim, bilimkurgu, gerilim ve polisiye delisi annemin ise sonradan farkettiği bu kanal, annemin haftasonu keyfine, benim için ise bir sürü hoş anıya dönüştü. İyi de bu sadece bir kanal mı diyorsunuz? Anlatayım size.

2003 - 2005 arası ben ve ailem için sallantılı bir süreçti, annem ve babamın boşanmasıyla sonlandı, sonra da annemle az sallanmadık değil gerçi... Bu süreçte sık sık karabasan gördüm, çok hatırlarım gecenin köründe kalkıp televizyon açtığımı. 90ların erotik gece kuşaklarına son verilmişti, o saatlerde sadece eski diziler, eski filmler ya da saatlerce süren, spor aletleri hakkındaki TV reklamları verilirdi, bir de Cnbc-e altyazılı dizilerinin tekrarlarını yapar, araya sanki benim farkımdaymışçasına haftasonu öğlene kadar yayınladıkları Nickelodeon çizgifilmlerinden altyazılı bölümler koyarlardı, sabahlarsam da ödülüm 6-7 gibi çıkan Muppet Show olurdu. Kimse TV bağımlılığımı yadırgamazdı, annem beni böyle kabul etmişti, babam beni kendisi gibi yetiştirmeye çalıştıysa da başaramadı, zamanı da yoktu, ip atlayamadım, bisiklete binmeyi de öğrenemedim, sokakta bir kere futbol oynamıştım, en iyi arkadaşım erkek olduğu için, ama favori aktivitem TV izlemek ve hayal kurmaktı. TV kanalları dışında Cnbc-e'ye verdiğim özel ilgiyi ailem de anlamıştı, susmam ve olanları dinlememem için geceyarısı, 18+ etiketiyle yayınlanan Six Feet Under'ın önüne bile konmuştum, bunu çok sonradan aynı bölümü izlediğimde anladım. Cnbc-e dizilerine de arada bakardım, ama asıl favorim önceden de sözettiğim Nickelodeon kuşağıydı. O zamanın favori Nick çizgifilmleri (Nicktoons olarak da bilinirler) Rocko's Modern Life, Ren & StimpyAs Told By Ginger, Aaaah! Real Monsters, Rocket Power, Rugrats, Süngerbob Kareşort, Catdog,  Avatar ve Jimmy Neutron , mükemmel bir Türkçe dublajla haftasonları öğlene kadar ve hafta içleri ekonomi kuşağı bittikten sonra (hafta içleri genelde sadece Süngerbob yayınlanırdı, en sevilen çizgifilm olduğu için) yayınlanırdı, şanslı olan gecenin köründe altyazılı bir Ren & Stimpy ya da Süngerbob'a da denk gelebilirdi. Cnbc-e bir ara haftasonları bu kuşağa Heidi ve Vikingler'i de eklemişti, ancak sanırım beğenilmedi ve bir süre sonra kaldırıldı, ben de Heidi'nin Almanca jeneriğiyle büyümeme rağmen Heidi'yi sıkıcı bulduğumu hatırlıyorum. Zaman içinde bu kuşak da değişime uğradı tabii ki, çocuğunu TV önüne koyup etkilenince kanala saldıran Türk halkı yüzünden, biraz da eskidiklerinden Ren & Stimpy gibi absürd, daha çok büyüklere yönelik çizgifilmlerden bazıları kaldırıldı, yerlerine eğitici içerikli Kaşif Dora ve Koş Diego Koş gibi çizgifilmler getirildi, bize de sabahın yedisinde kalkınca bizden çok daha küçüklere hitap eden, direkt ABD'den alınıp apar topar dublaj yapıldığı için Türkçe'nin yanında İspanyolca öğreten (sonradan İspanyolca kısımlara İngilizce dublaj yapıldı, malum biz ikinci, öğretilen dil olarak İngilizce'yi tercih ediyoruz) Dora'yı izleyip bunalmak kaldı, neyse ki sonrasında Rocket Power çıkacaktı, 11 gibi de assolist Süngerbob... Süngerbob Kareşort'un 2000lerde çocuk ve genç olmuş insanlar üzerinde büyük bir etkisi oldu, her zaman son derece iyimser Süngerbob, aptal arkadaşı Patrick, pesimist komşusu Squidward, başka bir komşusu Teksaslı sincap Sandy ve Yengeç Burger'deki paragöz patronu Bay Yengeç'in maceraları en çok izlenilen çizgifilmler arasına girdi. Süngerbob baskılı tişörtler, kırtasiye ürünleri, çantalar ve aksesuarlar 2010lara kadar yok sattı, çocukların alması istenilen ürünlere Süngerbob koymak yetti. Süngerbob fırtınası sadece Türkiye'de olmadıysa da, Cnbc-e tarafından ilk kez ekranlara taşındı. 2008 gibi Nickelodeon'ın yeniden Kablo TV'ye gelmesi belki de Cnbc-e sayesinde oldu, kim bilir?

Çizgifilmler favorim olsa da dizilere de bakıyordum, dediğim gibi çoğunlukla bakmam gereken yaştan çok daha önce bakıyordum, ama istisnalarım vardı. Cheers, Malcolm in the Middle, Scrubs, Married with Children ve benzeri sit-comlar, annemin dizisi olmadığı akşamlar favorimdi, ama hiçbiri The Simpsons'un gönlümdeki yerine yaklaşamadı. Perşembeleri sekizde, dizi başladığında bir sevinç çığlığı atardım, Cadılar Bayramı bölümleriyle Tırmık ile Kıymık hicivleri biraz korkutsa da dizi genelde içimi bir sıcaklık kaplamasına sebep olurdu. 7 yaşımda öğretmenime The Simpsons'dan Lisa ve Bart'ın diyalogunun olduğu bir ödev vermiştim, kadıncağız onların kim olduğunu sormuştu, altyazılı dizileri muhtemelen genelde gençler izliyordu, ama bu Cnbc-e'nin popüler bir kanal olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Zaman geçti. Nick kuşağındaki çizgi filmlerin yapımına devam edilmediği için Süngerbob dışında hepsi kaldırıldı, Süngerbob da farklı bir dublajla yayınlanmaya başladı. Diziler de aynı değildi, Rtük'ten yine kapatma cezası yeme korkusuyla dizilerde sansüre gidiliyor, tütün ürünleri ve içkiler (komik de olsa) buzlanıyor, altyazılar git gide manasızlaşıyordu, çevirmenler muhtemelen bıktıklarından, mastürbasyon yerine tek başına mehtaba çıkmak filan diyorlardı. Cnbc-e, birkaç rakibi çıksa da TV'de eşsiz kaldı ancak internet oldukça gelişmişti ve sansürsüzdü, yayınlandıktan bir gün sonra çok daha anlaşılır bir altyazıyla dizi izleme sitelerinden dizileri izleyebiliyordunuz, üstelik istediğiniz zaman. Cnbc-e'nin reytingleri düştü, kanal ise genele uyma yerine özensiz kalmayı tercih etti ve en sonunda 2015 Kasım'da başka bir yayıncıya satıldı, artık hayatına TLC olarak devam edecek. Bu haber ben dahil 2000lerin başında çocukluğunu ya da gençliğini yaşamış bir çok kişiyi üzdü, artık çoğumuz Cnbc-e izlemiyorduk, ama onlar da arşivden eski Nick çizgifilmlerini çıkarmamış, Game of Thrones'u kese biçe kuş etmiş ve Süngerbob'un eski dublaj ekibini geri getirmemişlerdi.

Ama 2000lerin zamanındaki yayınlarını direkt televizyona verselerdi, izlerdik. Yaşlı ve nostaljik de hissetmezdik.